Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şahin küçüktür ama turnayı gökten indirir. |
|
Şeyh uçmaz, müridi uçurur. |
|
Şeytan eniğini yitirse bulamaz. |
|
Şeytanın dostluğu darağacına kadardır. |
|
Şimşek çakmadan, gök gürlemez. |
Tanesiz as olmaz, kaygısız baş olmaz. |
|
Tarla alırsan bozdan, avrat alırsan kızdan al. |
|
Tarla taşlı, söz yamaçlı olur. |
|
Tarlanın taşlısı, kadının saçlısı makbuldür. |
|
Tarlanın taşlısı kızın kaşlısı. |
|
Tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden al. |
|
Tas olda bas yar. |
|
Taşıma su ile değirmen dönmez. |
|
Taş kayadan koparsa yosun tutmaz. |
|
Taş yerinde ağırdır. |
|
Tat kızın dilinden anası anlar. |
|
Tatlıya yakışmaz soğan, dayısını beğenmez yeğen. |
|
Tavuğu seyretmeli ama ağzını açtırmamalı. |
|
Tay at oluncaya kadar habini mevt olur. |
|
Tazısız ava giden, tavşansız eve döner. |
|
Tekkeyi bekleyen, çorbayı içer. |
|
Tembele iş buyur, sana akıl öğretsin. |
|
Temiz dereden pis su akmaz. |
|
Terzi kendi söküğünü dikmez. |
|
Terzinin eteği delik olur. |
|
Teşbihte (temsilde) hata olmaz. |
|
Tevekkelinin gemisi batmaz. |
|
Tilki tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider. |
|
Tilkini dönüp geleceği yer kürkçü dükkânı. |
|
Tıngırdamadık tencere olmaz. |
|
Tırnak cefadan, sac sefadan uzar. |
|
Toku gönüllemek zor olur. |
|
Tosbağa yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş. |
|
Türk ‘poh poh’tan, şehirli ‘peh peh’ten hoşlanır. |
Ucuz sirke baldan tatlıdır. |
|
Ucuzdur var bir illeti, pahalıdır var bir hikmeti. |
|
Ulu sözü tutmayan, uluya uluya dağda kalır. |
|
Ummadığın taş baş yarar. |
|
Unu eledik, eleği duvara astık. |
|
Ustamın adi hıdır, elimden gelen budur. |
|
Utananın oğlu kızı olmamış. |
|
Uyuz itte gümüş kaşağı aranmaz. |
|
Uyuzlu keci, kör tekenin akranı olur |
|
Ürümesini bilmeyen it, sürüye kurt getirir. |
|
Üşenenin oğlu, kızı olmaz. |
|
Üvey öz olmaz, kemha bez olmaz. |
|
Üzüm üzüme baka baka kararır. |
|
Üzümünü ye bağını sorma. |
Vakitsiz açan gül tez solar. |
|
Vardığın yer kör ise bir gözünü kapat. |
|
Varlık deşindirir, yokluk düşündürür. |
|
Veren el, alan elden revadır. |
|
Vücut kocar, gönül kocamaz |
|
Ya bu deveyi güdeceksin, yâda bu diyardan gideceksin. |
|
Yabancı koyun kenara yatar. |
|
Yağ yiyen it yüzünden belli olur. |
|
Yağmur yağar, yarıklar kapanır. |
|
Yakına erinen, uzağa yorulur. |
|
Yalanla iman bir arada bulunmaz. |
|
Yan yatan da, yer bir ekmek çamura batanda. |
|
Yangına körükle gider |
|
Yanık yerin otu, tez biter. |
|
Yara gider, yeri gitmez. |
|
Yarası olan gocunur. |
|
Yarım elma, gönül alma. |
|
Yarım hekim candan, yarım imam dinden eder. |
|
Yarınki kazdan, bugünkü tavuk yeğdir. |
|
Yarım doktor candan, yarım iman dinden eder. |
|
Yarış atı çifte koşulmaz. |
|
Yaş kesen, baş keser. |
|
Yaşın yanında kuruda yanar. |
|
Yatanın, yürüyene borcu vardır. |
|
Yavaş atın çiftesi pek olur. |
|
Yavuz atin yarası eksik olmaz. |
|
Yavuz it ününü kendi arttırır. |
|
Yavuz itin yarası eksik olmaz. |
|
Yaz gününün yağmuruna güvenilmez. |
|
Yaza çıkardım danayı, beğenmez oldu anayı. |
|
Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer. |
|
Yazın boku kışa katık olur. |
|
Yazın gezeni, kışın bünelek tutar. |
|
Yazın gölge hoş, kışın çuval bos. |
|
Yazın yasa, kisin tasa oturulmaz. |
|
Yedir beni, öveyim seni. |
|
Yel eserken, harmanini savur. |
|
Yerli kaya yerinden oynamaz. |
|
Yılanı deri değiştirirken göremezsin. |
|
Yiğidin anası tez ağlar. |
|
Yiğit at yemini artırır. |
|
Yokuş dibinde öküz yemlenmez. |
|
Yol calisiz el delisiz olmaz. |
|
Yol kenarındaki meyve ile hancının kızı çabuk olgunlaşır. |
|
Yolcu yolunu bulur. |
|
Yolda binen, belde iner. |
|
Yoldan önce arkadaşını, evden önce komşunu seç. |
|
Yörük sırtından kurban keser. |
|
Yumulan gözün hatırı sayılmaz. |
|
Yumurtada tüy bitmez. |
|
Yük altında eşek anırmaz. |
|
Yüz verdik astarını ister. |
Zahmetsiz rahmet olmaz. |
|
Zaman sana uymazsa, sen zamana uy. |
|
Zemheride yoğurt isteyen, cebinde bir inek taşır. |
|
Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt düz ovada yolunu şaşırır. |
|
Zengine bir kıvılcım, güzele bir sivilce yetermiş. |
|
Zenginin horozu bile yumurtlar. |
|
Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar. |
|
Zenginin mali dağdan aşar, fakirin eşeği yoldan şaşar. |
|
Zenginin mali züğürdün çenesini yorar. |
|
Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar. |
|
Züğürt olup düşünmektense, uyuz olup kaşınmak yeğdir. |
|
Zürafenın düşkünü, beyaz giyer kış günü. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|